Blogger Template by Blogcrowds.

Praefatio, Ön-söz

Bana Seneca'nın Naturales Quaestiones'i üzerine çalışma fikrini, gerek filozofun kendisi gerekse söz konusu eseri üzerinde uzunca bir süre çalışmış olan sayın hocam Prof. Dr. Çiğdem Dürüşken (İstanbul Üniversitesi, Latin dili ve Edebiyatı) verdi. Nedeni de ilkin, evvelce geç dönem Latincesi kapsamında filozof Francis Bacon'la ve onun doğa anlayışı üzerinde durmuş; ikincisi ise yine Bacon'ın doğumundan yaklaşık 20 sene önce en büyük (tek) eserini yayınlayıp hayata gözlerini yuman gökbilimci Nicolaus Copernicus'un söz konusu eserinin Latinceden Türkçeye çevirisiyle uğraşmış olmamdı. Bu çalışmaların neticesinde, Klasik Filoloji koridorunda Yüksek Lisans tezi olarak seçeceğim konunun da yine bir doğa araştırması üzerine olması yerinde olacaktı.

Zira geç dönemde (15-16. yy.'lar) üzerinde durduğum Felsefe-Bilim adamlarının eserlerinde Antik dönemin yine bu sahalarda çalışmalar ortaya koymuş filozoflarının eserlerine ve görüşlerine bolca referans veriliyordu; kaba hesapla 2000-2500 yıla uzanan Felsefe-Bilim geleneğini bir bütün olarak düşünürsek, bu sürecin herhangi bir dönemindeki terminolojik dile aşina olunca, ilmî sahalardaki sürekliliğin doğasından ötürü, ister istemez önceki ve sonraki dönemleri de bilme arzusu körüklenmiş oluyor. Böylece philos-sophia'nın anlamca içerdiği "bilgiye candanlık" durumunun doğası gereği, herhangi bir parçaya aşinalık, bütünü kavramaya çalışmanın ilk adımını atmak için araştırmacıya, Aristotelesçe söylersek, bir primum mobile yani "ilk hareket" imkânını tanıyor. Benim için de bütünü kavrama telâşında ilk hareket gücü, Bacon ve Copernicus üzerine yaptığım çalışmalar kadar, İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı bölümündeki Lisans dönemi dil çalışmalardan da beslendi. Lisans-üstü eğitimimi aynı bölümde sürdürdüğümden, teze yönelik çalışma kapsamını Antik döneme indirgemem gerekiyordu. Buna uygun olarak Felsefe-Bilim telâşının Roma yazınına izdüşümü olarak, hocamın da yönlendirmesiyle, Seneca'nın Doğa Soruşturmaları olarak Türkçeye çevirebileceğim Naturales Quaestiones'i üzerinde karar kıldım.

Antik dönemde fizik yani doğa araştırması (physĭca), matematik, geometri, astronomi gibi bir dizi doğa ilimlerini bir bütün olarak kavrar. Farklı zaman dilimlerinde, kimi ekoller ve filozoflar arasında doğa araştırmasının amacına yönelik tartışmalar ve uzlaşmazlıklar görülmüştür; İçlerinde Socrates'in de olduğu bazı filozoflar doğa araştırmasını gereksiz görmüştür; "insan sorunları bitti de mi, doğa sorunlarıyla ilgilenelim" demişlerdir. Seneca'nın ve diğer Stoacıların da dahil olduğu bazı filozoflar da insanın salt bir "beden canlısı" olarak değerlendirilemeyeceğini düşündüğünden, onu kutsal değerlerle ve akılla özdeşleştirebilmek adına doğa araştırmasını gerekli görmüştür. İşte bu ikinci görüş, Naturales Quaestiones'in damarlarında gezinir. Felsefenin de alt kolları olarak kendini gösteren ilahiyat ve etik, bu ikinci görüşün de temelinde yer alır. Seneca'nın Naturales Quaestiones'inin biçimlendirmeye çalıştığı insan, doğa fenomenlerinin iç yüzünü bilecek; onun içindeki, özündeki tapınağa erişerek kutsal/evrensel aklın (mens universi) bir parçası olduğunun farkına varacaktır. Doğayı bilmek, kutsalı anlamakla eştir.

Bu blogda Seneca'nın eseriyle ilgili argümanlarımı, bilgi ve fikirlerimi paylaşmak istiyorum. İnternette filozoflar ve eserleriyle ilgili spesifik olarak hazırlanmış Türkçe kaynaklı sitelerin sayısı çok az; oysa bu tarz yabancı siteler var ve herbiri kendi paylaşım dillerini bile oluşturmuş durumda. Bu blog biraz da, bu boşluğa kendince, kendi kovasıyla su taşıma hedefini güdüyor. Ben Seneca ve Naturales Quaestiones'i üzerinde çalışırken, beri yandan okuyucular da buradan bana eşlik etmiş olacak; Seneca'nın eserde dediği gibi bütün bunları bilmeye atılmayacaksak, doğmuş olmamızın da bir anlamı yok, değil mi? (Nisi ad haec admitterer, non fuerat nasci.)

C. Cengiz Çevik
jimi the kewl

0 Comments:

Post a Comment



Sonraki Kayıt Ana Sayfa